İ´lâmü´l Muvakkı´in
999,00 TL
Stok Kodu
9789753523653
*94,86 TL den başlayan taksitlerle!!
İ'lamü'l Muvakkı'in (4 Cilt -2 Ciltte)
İbni Kayyım El-Cevziye
PINAR YAYINLARI
Hem İbn Kayyım’ın hem de selefî fıkıh düşüncesinin en güzel örneklerinden birini teşkil eden İ‘lâmu’l-muvakki‘în ‘an rabbi’l-âlemîn adlı esere yapılacak genel bir bakış, eserin belli sistematik dahilinde kaleme alınmadığını düşündürmektedir ve bu durum İ‘lâm neşirlerinin ve şu an takdim edilen tercümenin içindekiler bölümünden de rahatlıkla anlaşılmaktadır. İ‘lâm’ın tam anlamıyla yani efrâdını câmi ağyârını mâni bir fıkıh usûlü kitabı sayılması da pek mümkün değildir. Nitekim usûl kitaplarında yer alması beklenen bazı konulara yer verilmediği gibi ilgili literatürde görülmesi pek muhtemel olmayan rüya tabiri, sıfat meselesi, kader meselesi, kabir ahvâli gibi bahislerin eserde yer alması da bu kanaati doğrulamaktadır.
İ‘lâm, Allah’a ve cennete ulaşmanın tek yolu olan Hz. Peygamber’e uymanın, onu sevmenin gerekliliği ile başlar, ardından en şerefli ilim olarak nitelediği tevhid ilmi ile en yararlı ilim olarak tavsif ettiği fıkıh ilminin Resûl-i Ekrem’den alınacağını belirterek devam eder. Kitabın başlangıcından itibaren ele alınan meselelerde öncelikle Kur’ân’ın hemen ardından da hadislerin delil olarak zikredilmesi ve bağlamda Kur’ân âyetleri ve hadislere yaklaşık üç bin beş yüz yerde atıf yapılması da bu yargıyı doğrular.
İbn Kayyım eserinin başlarında ashâb tabakasından itibaren fıkhî bilgisiyle öne çıkan isimlere İslâm coğrafyası (emsâr) bağlamında temas eder ve müçtehit imâmlardan mezheplerin oluşumuna kadarki süreci genel hatlarıyla nazara verir. Onun re’y (içtihâd) ile ilgili tartışmalara değinerek övülen re’yin çerçevesini bazı uygulama ve görüşlerle çizmeye çalışmasını, belli şartlara sahip olunması durumunda içtihâd müessesesinin görevini icra edeceği şeklinde yorumlamak mümkündür.
Kitabın en dikkat çekici ve uzun bölümlerinden biri, yargı ve şâhitlik hukuku konularındaki ilk ve en önemli yazılı belge kabul edilen Hz. Ömer’in (ö.23/644) Ebû Mûsâ el-Eş‘ari’ye (ö.42/662-663) yazdığı mektubun uzunca tahlil edildiği kısımdır. Bu kısımda, mezkûr mektup cümle cümle ele alınarak şerh edilmiş, zaman zaman ana konudan da uzaklaşılarak konu ile doğrudan ilgili olmayan meselelere de yer verilmiştir.
İbn Kayyım eserinde kıyâs konusuna da geniş yer ayırmıştır. Üstâdı İbn Teymiyye’nin görüşleri ile paralellik arz eden bu kısımda o, kıyas-nas ilişkisi ve nasların kıyasa uygunluğu tezini temellendirmeye gayret etmektedir.
Eserde taklit konusu "Bilgisiz Fetva Vermenin Haramlığı” başlığı altında ele alınır. Temelde câiz olmadığı belirtilen taklit, bazı durumlarda caiz, hatta vacip olabileceği seleften yapılan alıntılarla gösterilmiştir. Bu çerçevede taklit ve taassup eleştirilerek nas merkezli bir düşünce önerilir. Dinî ahkâmın, kulların dünya ve âhiret maslahatlarına dayalı olmasından hareketle önceki fetvâların bu esasa göre değişmesinin gerekliliğini "Zaman, Mekân, Niyet ve Âdetlerin Değişmesiyle Fetvanın Değişeceği” başlığı altında ele alınır.
Fıkıh usûlü anında birçok önemli eser kaleme alınmıştır. Bunlar içinde İmam Şafii'nin er-Risâle'si, Gazzâli'nin el-Mustasfâ'sı, Sadru'ş-şeri'a'nın et-Tavzih'i, İbn Kayyım el-Cevziyye'nin İ'lâmu'l-muvakkı'in'i, Şâtıbî'nin el-Muvâfakât'ı ve Şevkânî'nin İrşâdu'l-fuhûl'u öne çıkmaktadır. Hayrettin Karaman'ın da belirttiği üzere İslâmi ilimlerde özellikle de Fıkıh usûlünde derinleşmek isteyenlerin bu eserlerden müstağni kalmaları düşünülemez.
İbn Kayyım el-Cevziyye, çoğu eserinde olduğu gibi bu eserinin de önsözünde isminden söz etmez. Çağdaş yazarların büyük bir kısmı kitabın adını İ'lâmü'l-muvakkı'în 'an rabbi'l-'âlemîn, bazısı da A'lâmü'l-muvakkı'în 'an rabbi'l-'âlemîn şeklinde okur.
Müellif, üstadı İbn Teymiyye'nin ölümünden sonra yazdığı kitabında Hz. Peygamber(s)'e uymanın, onu sevmenin gerekliliğini, Allah'a ve cennete ulaşan tek yolun bundan ibaret bulunduğunu belirten bir mukaddime ile başlar. Ardından en şerefli ilmin tevhid ilmi, en yararlı ilmin de fıkıh olduğu ve bu iki ilmin sadece Resûl-i Ekrem'den alınacağı belirtilir. Kitabın geri kalan kısmı da büyük ölçüde Hz. Peygamber'den ilim alma işinin keyfiyet ve şartlarına dairdir.
Daha sonra gelenler hakkında Kuran'ın diğer din mensuplarına yönelttiği eleştiriyi hatırlatır tarzda şu değerlendirmeyi yapar: "Dördüncü asırdan sonra gelenler dinlerini bölüp parçalara ayırdılar ve mezhep taassubunu, davranışlarını kendisine göre belirledikleri diyanetleri ve ticaret yaptıkları sermayeleri haline getirdiler. Bunların ardından gelenler ise sırf taklitle yetindiler" Müellif kitabını Hz. Peygamber'in fetvalarından örneklerle bitirir.
Müellif, genel hatlarıyla Hanbelî mezhebinin usuldeki eğilimini yansıtmakla birlikte bir Hanbelî usulü kitabı değildir. Eserin, sistematik olmayan "mezhepler üstü" ya da "Selefi" diye nitelenebilecek bir metodoloji denemesi veya metodolojik yaklaşımın dayanacağı genel prensipler üzerinde duran bir eser olarak değerlendirilmesi uygundur.
Çevirmen: | Dr. Pehlül Düzenli |
Yayın Tarihi | 01.07.2013 |
Baskı Sayısı | 1. Baskı |
Dil | TÜRKÇE |
Sayfa Sayısı | 1768 |
Cilt Tipi | Ciltli |
Kağıt Cinsi | Şamua Kağıt |
Boyut | 17 x 24 cm |
Bu ürüne ilk yorumu siz yapın!