Kuran Alfabesi mi, Ahlakı mı?
"Dindar bir insan yetiştirmek!” denilince, her yerde aynı klasik süreç takip ediliyor. "Allah bir!” demeye alıştırılır çocuklar. Sonra Kur’an alfabesiöğretilir. Namaz sureleri, Yasin, Tebareke ve Amme cüzleri ezberletilir. Özellikle Hafız olmasını sağlayabilmişse aile, en büyük başarı elde etmiş olmanın mutluluğunu yaşar.
"Namaz, dinin direğidir!” Hadisi merkezli, beş vakit namaz kılmaya alıştırabilmek için çok büyük çaba sarf edilir. Genç, beş vakit namaz kılıyorsa, artık din eğitiminin zirvesine ulaşmış bir insan yetiştirmiş oluyoruz.
Bu süreç, cemaat ve tarikatlar dahil, tüm dindarlarda nerdeyse bu çerçevede ilerliyor. Beş vakit namaz kılan, parası varsa hacca giden, Ramazan orucunu mutlaka tutan bir Müslüman, hayatın diğer alanlarında "Müslüman’ca” duruşlar göstermiyorsa, ortada çok ciddi bir problem var demektir.
Eğer bu eğitim modeli / süreci doğru ise;
Namazını Allah ile kılıp, Ticaretini şeytan ile / şeytanca yapan Müslümanların çoğalmasının sebebi ne?
Orucunu Allah ile tutup, akşama kadar ağzına lokma koymayan, teravih namazını geçirmeyen insan, komşusundan aldığı borç parayı geri ödemiyorsa, hafızlığını nereye koyacağız?
Kur’an Alfabesini öğrenip, Kur’an Ahlakını ihmal etmiş olmamızın bedelini ağır ödüyoruz.
Bu kitap, ihmal edilen Kur’an Ahlakı üzerine yeniden düşünülmesi için kaleme alınmıştır.